Çetin K., Kılıç Ü.(Yürütücü), Gökçe O. N.
Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2022 - 2023
Meme kanseri dünya çapında kadınlarda en önemli ölüm
nedenlerinden biridir. En agresif alt tiplerinden biri İnsan epidermal büyüme
faktörü reseptörü pozitif (HER2) tiptir. HER2 reseptörlerini hedefleyen
tedaviler, HER2 meme kanseri hasta sonuçlarını önemli ölçüde iyileştirmiştir.
Bununla birlikte, son zamanlarda yapılan bazı çalışmalar, hastalık nüksü ile
mücadelede ve tedaviye yanıt oranlarının iyileştirilmesinde mevcut tedavi
protokollerinin eksikliğine dikkat çekmiştir. Kanser hücrelerinin temel özelliklerinden
biri immün kontrol yolakları aracılığı ile bağışıklık sisteminin doğal
eylemleri olan kanser hücrelerini tespit ve yok etmeyi geçersiz kılmaktır. Bu
nedenle, bu yolakların çeşitli immünomodülasyon araçlarıyla restorasyonu, meme dahil
olmak üzere çeşitli kanser türlerinin yönetiminde yararlı etkiler
göstermiştir. Devam etmekte olan birkaç
klinik çalışma, üçlü negatif meme kanseri için programlanmış hücre ölüm
proteini-1(PD-1) ve programlanmış ölüm-ligand 1 (PD-L1) inhibitörleri ile
immüno-hedefleme terapisinin kullanımını araştırmaktadır. Bununla birlikte,
HER2-pozitif meme kanserinde PD-L1 ekspresyonunun rolü belirsizliğini
korumaktadır.
Bu çalışmada
HER2 meme kanseri tedavisinde HER2 hedefli neoadjuvan tedavilerin (Trastuzumab ±
Pertuzumab ile kombine kemoterapötikler), programlanmış ölüm reseptörü-1 (PD-1)
/ programlanmış ölüm ligandı-1 (PD-L1) ekseni ile ilişkisi ve tümör
mikroçevresindeki tümör ilişkili lenfosit infiltrasyon oranı üzerindeki etkisi
araştırılacaktır.
Çalışmaya,
Ocak 2017- Ocak 2020 tarihleri arasında Kartal Dr. Lütfi Kırdar E.A.H.’sinde
HER2 (+) meme kanseri tanısı alan ve neoadjuvan tedavi sonrası cerrahi
uygulanan hastalar dahil edilecektir. Core biyopsi preparatlarında in situ
hibridizasyon ile PD-L1 ekspresyonuna ve immunohistokimyasal boyama (IHK)
boyama ile CD8 T lenfosit oranına bakılacaktır. Neoadjuvan tedavi sonrası
cerrahi piyeslerinde gerek patolojik tam yanıt gerek kısmi yanıt ile ilişkisi
araştırılacak olup kısmi yanıtlı hastalarda tümör ilişkili lenfosit infiltrasyon
oranlarında artış olup olmadığı değerlendirilecektir.