Sevinç K. (Yürütücü), Dikmen F.
Diğer Özel Kurumlarca Desteklenen Proje, 2024 - 2025
Türkiye, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan ve Tanrı’ya inanma oranları bakımından Avrupa’da en yüksek düzeye sahip ülkelerden biridir. Öte yandan, ülke gündeminde ve akademik çalışmalarda inançsızlığın yükselişine dair tartışmalar ortaya çıkmaya başlamıştır. Böyle bir değişimin sebeplerinin tespit edilmesi, inançsızlığın açıklanması ve anlaşılması için önem arz etmektedir. Uluslararası literatürdeki çok sayıda araştırmada eğitimle inançsızlık arasında pozitif bir ilişki kurulmaktadır. Modern eğitimin seküler yapısı göz önünde bulundurulduğunda, böyle bir eğitimden geçen bireylerin merkezi epistemolojik eğilimlerinde bir değişim olacağı öngörülebilir. Çok sayıda araştırma, bilim insanlarının Tanrı’ya inanma oranlarının ve dindarlık düzeyinin genel ortalamadan oldukça düşük olduğunu ve katılımcıların dindarlık düzeyleri ile din-bilim çatışmasına dair algılarının ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu noktada yüksek öğrenim gören gençler için de benzer bir durumun geçerli olup olmayacağı sorusu akla gelmektedir. Bu araştırmanın temel sorusu epistemolojik referansların dini tutumları etkileyip etkilemediğidir. Araştırmanın amacı, eğitim alınan bölüme göre merkezi epistemolojik inançların değişip değişmediğini ve bilime inancın, rasyonel topluma inancın, batıl ritüellere inancın ve doğaüstü güçlere inancın, inançsızlık düzeyini yordayıp yordamadığı sorusunun cevabını aramaktır. Ayrıca öğrencilerin genel akademik not ortalamaları ile inançsızlık düzeyleri arasında bir ilişki olup olmadığı da araştırma konusu edilmiştir. Çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama yöntemi kullanılmıştır. Yordayıcılar olarak merkezi epistemolojik inançlar (bilime inanç, rasyonel topluma inanç, batıl ritüellere inanç, doğaüstü güçlere inanç) ve çıktı değişken olarak da inançsızlık düzeyi belirlenmiştir. Araştırmanın örneklemi Türkiye’de yaşayan ve Türkçe konuşabilen, 18 yaş üstü üniversite öğrencileridir.