Eskil Toplumların Primitif Komünizm Kavramının Ütopik Sosyalizme ve Alman Dışavurumculuğu'na Etkileri


Daloğlu H.

Sosyal Bilimler, vol.I, no.9, pp.7-26, 2014 (Peer-Reviewed Journal)

  • Publication Type: Article / Article
  • Volume: I Issue: 9
  • Publication Date: 2014
  • Journal Name: Sosyal Bilimler
  • Journal Indexes: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Page Numbers: pp.7-26
  • Çanakkale Onsekiz Mart University Affiliated: Yes

Abstract

German Expressionism as well as economic-political and philosophical thinking of courage, this long article on culture criticized, his distinctive qualities and Utopian socialism, Christian withering away of the organic bond with working attention, the Primitive Cultures, will examine the effects of political and philosophical Die Brücke and Dresden Separatists. The essence of the expressionist art is rational; historical crisis point: the First World War and the Bolshevik revolution. War facts, wild utopian blowing on speculations, Western Europe’s two great philosophy flow; British-sourced egoism and indulging in her pants with the German Expressionists such as stuck between the Prussian-induced idealism flow, Primitive Art, the egalitarian aspirations of communal life. However, forking point; considering the creation of a classless society more humane, Marx drew? Or Nietzsche’s will to power’s parent-People’s Dictatorship? Or Weitling’s according to the teachings of Jesus to establish a renewed politics or Christian Socialism to, would have to gravitate to. The orientation of these three questions or expressionists saying the root and literary attempts to explain full of contradictions. Result: Failure ... But they have some serious problems, even a solution of search and call the works of their era, despite the problems, so they committed, it works best when documenting an aesthetic quality. Key Words: Die Brücke, Dresden Separatists, Primitive Art, Utopia, Utopian Socialism and Primitive Communism, Expressionism, German Modern Art.

Alman Dışavurumculuğunun ekonomi-politiği ve felsefi kültür-kritiğini düşünme cesareti gösteren bu uzun makale, Hıristiyan ütopyasının kendine özgü nitelikleri ve onun ütopik sosyalizm ile olan organik bağına dikkati çekmeye çalışarak, Primitif Kültürlerin Die Brücke ve Dresden Ayrılıkçıları üzerindeki Politik ve Felsefi Etkilerini inceleyecektir. Söz konusu dışavurumcu sanatın rasyonel özü; tarihsel bunalım noktası: Birinci Dünya Savaşı ve Bolşevik Devrimidir. Savaşın vahşi gerçekleri, ütopyacı spekülasyonları körüklediğinde, Batı Avrupa’da iki büyük felsefe akımı; İngiliz kaynaklı egoizm ve nefsine düşkünlük ile Prusya kaynaklı idealizm akımı arasında sıkışmış olan Alman Dışavurumcuları, ilkel sanata yönelerek, eşitlikçi komünal yaşama karşı özlemlerini dile getirdiler. Ancak çatallanan nokta; daha insancıl, sınıfsız bir toplum oluşturmayı düşünen Marx’ın çizdiği yol mu? Yoksa Nietzsche’nin Üst-İnsan’ın Güç İstenci’nin Diktatörlüğü mü? Yoksa Weitling’in İsa’nın öğretisine uygun politika kuracak yenilenmiş bir Hıristiyan Sosyalizmi’ne mi, yönelmeleri gerekecekti. Bu üç soru ya da yönelim, dışavurumcuların huzursuzluklarının kökenindeki edebi ve sanatsal girişimlerinin çelişkilerle dolu açıklamasını vermektedir. Sonuç: Başarısızlık… Ancak yaşadıkları devrin sıkıntılarını ciddi şekilde incelememiş ve bir çözüm bile aramamış olmalarına rağmen yaşadıkları çağın sorunlarını eserlerine öylesine işlemişlerdir ki, bu yapıtlar zamanlarını en iyi biçimde belgeleyen estetik bir nitelik kazanmıştır.