Önce doğa vardı sonra insan. İnsan doğanın dilini kullanarak düşünmeye, konuşmaya başladı. Mitolojiler üst başlıklı performans projesi, doğanın insanı, insanın doğayı biteviye dönüştürmesinin diyalektik masalını görsel olarak anlatmayı hedefler. Hareket dramaturjisini kurarken disiplinler arası olanakları kullanmaktan çekinmez. Birinci hikayemiz Medusayı ve aynı zamanda tüm serinin ana amacını konu alır. Kurguda hızlandırma heykelvari hareket yapısı oluşturduğu için tercih edilmiştir.
Uzun kıvırcık saçlı bir kadının rüzgarlı bir havada yerdeki gölgesine bakmak kafasında yüzlerce yılan olan bir başı çağrıştırır. Ortak yönleri bulunan bu iki şey arasındaki benzeşmeden Medusa arketipi şekillenir. Her tür güzelliğin karşısındaki hayranlıkla bir an kıpırtısız durma halimiz metafor olarak sanatçının hayal gücünde bakanı taşa çevirme motifine dönüşür. Medusanın bakire kalma andıyla tapınakta yaşarken Poseidon'un tecavüzüne uğramasıyla Athena tarafından lanetlenmesi günümüzde de yankısını bulur. Tecavüze uğramanın acısını, mağduriyetini, üzüntüsünü daha da arttıran bir şeye yani kurbanın suçlanmasına tanık oluruz bazen "kendi kaşındı, kendi istedi, kesin bir şey yapmıştır vb"... Medusa için yaşadığı sıkıntılara güzelliğinin yol açtığı söylenir. Medusa güzel olduğunu bilir ama bunun için kendisine bu güzelliği veren Tanrıçalara şükretmez. Bazıları da derler ki işte bu kibiri yüzünden cezalandırılır. Medusa öyküsü bize aktarılan tüm farklı yorumlarıyla beraber sanatçıyı etkiler ve her sanatçı da kendi biricikliği içinde Medusayı yeniden şekillendirir.