Biga Yarımadasında Karakaya Havzası Çökel İstifleri; Jeolojik Anlam Ve Önemi


Creative Commons License

YİĞİTBAŞ E.

Gökçeada Ve Bozcaada (Kuzey Ege) Kıyılarındaki Yalıtaşları Ve Oluşum Koşulları", Sedimanter Havzalar, Dolguları ve Stratigrafileri - Sedimantoloji Çalışma Grubu ve Türkiye Stratigrafi Komitesi Ortak Çalıştayı, Eskişehir, Türkiye, 22 - 25 Eylül 2016, ss.1-2

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Eskişehir
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.1-2
  • Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Karakaya havzası ilk kez tanımlandığı günden itibaren 40 yılı aşkın süredir her türlü jeolojik niteliği (litolojisi, yaşı, yapısal konumu, stratigrafik nitelikleri, oluşum ortamı, ... vb) bakımından çok geniş bir yelpazede ((kıta-içi rift: Bingöl vd.,1975; dalmabatma yığışım kompleksi: Tekeli (1981); yay-ardı havza: Şengör ve Yılmaz 1981; Yılmaz vd 1995; ...)) tartışılagelmektedir. Bu nedenle de bu havza ürünleri olan kayalar bazan “grup” ya da “formasyon” bazan da “karmaşık” ve “kompleks” gibi adlarla anılmışlardır. Son yıllardaki çalışmalarda Karakaya biriminin çökelme ortamını ve tektonik gelişimini açıklayan başlıca iki model ileri sürülmektedir. Rift modelinde, Karakaya Kompleksi kayaları Permiyen karbonat platformunun parçalanmasıyla oluşan Triyas yaşlı bir rift ortamında gelişmiş, bu rift daha sonra okyanusal bir kenar denize dönüşmüş ve en Geç Triyas’ta kapanmıştır. Dalma-batma-eklenme modelinde ise Karakaya Kompleksi, Paleo- Tetis’in Triyas’ta kuzeye Lavrasya aktif kıta kenarı boyunca dalma-batmasıyla oluşmuş bir eklenir prizmayı temsil etmektedir.

Biga yarımadasında yapmış olduğumuz arazi gözlemleri ve bunu tamamlayan diğer jeolojik çalışmalar Karakaya havzası kayalarının alttan üste dizilimi ve yanal yöndeki değişimi tanınabilir fasiyes topluluklarından oluştuğunu göstermiştir. Bu farklı fasiyes toplulukları Permiyen platformunun parçalanmasıyla açılan bir havzanın Triyas sonunda dilimlenerek kapandığını göstermektedir. Bugün birbiri üzerinde dilimlenmiş, çok düşük dereceli metamorfik (düşük yeşil şist – ankimetamorfik) Triyas ve daha yaşlı kayalarla temsil edilen bu kompozit birim Biga yarımadası metamorfik temel kayaları üzerinde bulunmaktadır. Başlangıçta stratigrafik dokanak ilişkileri sergileyen bu sedimenter havza birimleri arasında bugün gözlenen tektonik ilişkiler Triyas sonu ve sonrasında bölgede gelişmiş olan tektonik ile alakalı “ikincil” ilişkilerdir. Bu gözlem ve veriler eklenir prizma modelini alternatif olmaktan çıkarmaktadır.

Since it was first described 40 years ago, the Karakaya Complex has been debated in a wide range of terms (intra-continental rift: Bingöl et al. 1975; subductionaccretion complex: Tekeli, (1981), back-arc basin: Şengör and Yılmaz, (1981); Yilmaz et al. (1995)) due to the many aspects of its geological characteristics (lithology, age, structural position, stratigraphic features, formation environment, etc.). Because of this, the rocks which comprise this basin are named as either “group/formation” or “complex/mélange”. Two main models are suggested for the tectonic development and basin characteristics of the Karakaya unit. According to the rift model; the rocks of the Karakaya unit developed in a rift which formed during the early Triassic on a disrupted Permian carbonate platform. The rift environment transformed to an oceanic marginal realm which then closed at the end of the Triassic. In the subduction-accretion model, the Karakaya Complex represents an accretionary prism which formed by subduction of the Paleo-Tethys to the north, along the active continental margin of Laurasia in the Triassic.

Our field observations and supplementary geological study in the Biga peninsula indicate that the rocks of the Karakaya Unit developed as an ordered sedimentary succession from bottom to top and also that spatial facies changes can be seen between sedimentologically different facies associations in the field. Studies of these different facies associations indicate that a Triassic marginal basin which opened on a Permian platform as a result of rifting processes, then closed at the end of Triassic due to intensive compressional tectonics. The Triassic Karakaya sedimentary facies associations above the metamorphic basement rocks of the Biga peninsula and pre-Triassic low grade metamorphic/anchimetamorphic basement rocks were imbricated together during the compressional regime which closed the Karakaya basin. The recent tectonic contact relations between the different Triassic facies associations and also pre-Triassic basement rocks developed during or after the closing of the Karakaya basin as later structures. In conclusion; all these observations exclude the subduction-accretion model from the suggested alternative models