Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, no.39, pp.199-225, 2023 (Peer-Reviewed Journal)
This article utilizing the Sharia Court Registers of the Tulip Era scrutinizes
three types of spaces in the city of Ankara: the neighborhood, the street, and the house
to discuss the perception of privacy among city dwellers. In an ottoman city, streets
and houses, as parts of a neighborhood, have their boundaries and exhibit varying
layers of privacy. Accordingly, on a larger scale, neighborhoods constitute the first
layer of privacy, sometimes leading to a collective decision to expel individuals who
breach privacy norms. The streets, acting as a link between the neighborhood and the
house, constitute the middle layer and possess a stricter sense of privacy compared to
neighborhoods. Finally, houses constitute the core of privacy and are protected by an
absolute notion of privacy. These buildings were surrounded by walls, with special
emphasis on keeping the women's quarters out of sight. This article traces the gradual
narrowing of privacy from the neighborhood to the house in spatial terms, shedding
light on people’s responses to privacy violations in different locations contributing
thus, to the studies of Ankara’s urban history and the notions of Ottoman privacy.
Bu makale, Ankara kentindeki üç mekânı incelemektedir: mahalle, sokak ve ev.
Bu mekânlarda kent sakinlerinin mahremiyet algısını tartışmak için Lale Devri’ne ait
şer‘iyye sicillerinden yararlanılmıştır. Mahallenin bir parçası olan sokak ve evlerin
kendine ait sınırları olup her birinin mahremiyet anlayışının farklı olduğu
gözlemlenmiştir. Buna göre mahalleler, mahremiyetin ilk katmanını oluşturmakta ve
mahremiyetin sınırlarını ihlal eden kişilerin mahalleden uzaklaştırılmasına yönelik
ortak bir karar alınmasına neden olmaktadır. Mahalle ile ev arasında bir bağlantı görevi
gören sokaklar, orta katmanı oluşturur ve mahallelere kıyasla daha katı bir mahremiyet
anlayışına sahiptir. Evler ise mahremiyetin çekirdeğini oluşturur ve mutlak bir
mahremiyet anlayışıyla korunur. Bu yapıların etrafı, duvarlarla çevrilmiş ve her şeyden
önce kadınların bulunduğu kısımlar, gözlerden uzak tutulmaya çalışılmıştır. Böylece
makale, mahremiyetin mekânsal olarak mahalleden eve doğru kademeli bir şekilde
daraldığını ortaya koymakta ve insanların farklı mekânlardaki mahremiyet ihlallerine
verdikleri tepkilere ışık tutmaktadır. Bu araştırmanın temel amacı, Ankara’nın kent
tarihine ve Osmanlı mahremiyet araştırmalarına katkıda bulunmaktır.