Medeniyet Sanat Dergisi, no.11(1), 2025,, pp.1-17, 2025 (Peer-Reviewed Journal)
Gerhard Richter is considered one of the most important and influential German painters of our time. Throughout his artistic practice, he has mainly focused on historical events such as World War II, Nazism, and the Holocaust, developing a unique narrative style by blending these traumatic processes—deeply embedded in collective memory—with personal recollections. These themes, which stand out in Richter's works, are often shaped by the direct transfer of war-related photographs onto the canvas, gaining meaning through the artist's visual references to actual events. His works serve as a visual archive documenting historical events and reflect the complex nature of forgetting and remembering. In this regard, Richter is regarded as one of the leading artists associated with post-memory, which explores the transmission of traumatic knowledge and experience across generations. His works play a crucial role in making visible the impact of historical traumas caused by World War II and the Nazi regime on subsequent generations. This article aims to analyze the strong connections between Gerhard Richter's artistic practice and post-memory discourse by examining his paintings on World War II, Nazism, and the Holocaust. By exploring how Richter's works shape the intergenerational transmission of historical trauma, it seeks to evaluate the interaction between art and memory within an interdisciplinary framework.
edilmektedir. Sanat pratiği boyunca özellikle İkinci Dünya Savaşı, Nazizm ve Holokost gibi tarihsel olaylara odaklanmış; kolektif hafızada derin izler bırakan bu travmatik süreçleri, bireysel anılarıyla harmanlayarak özgün bir anlatı biçimi geliştirmiştir. Richter’in eserlerinde belirgin şekilde öne çıkan bu temalar, çoğunlukla savaşla ilişkili fotoğrafların doğrudan tuval üzerine aktarılması yoluyla şekillenmiş ve sanatçının gerçek olaylara dayalı görsel referanslarıyla anlam kazanmıştır. Sanatçının yapıtları, yalnızca tarihsel olayları belgeleyen görsel bir arşiv niteliği taşımakla kalmayıp, aynı zamanda unutma ve hatırlama süreçlerinin karmaşık doğasını da yansıtmaktadır. Richter, bu yönüyle, kuşaklar arası travmatik bilgi ve deneyim aktarımını inceleyen post-bellek (postmemory) kavramının önde gelen sanatçılarından biri olarak değerlendirilir. Onun çalışmaları, özellikle İkinci Dünya Savaşı ve Nazi rejiminin neden olduğu tarihsel travmaların, sonraki nesiller üzerindeki etkilerini görünür kılma açısından önemli bir işlev üstlenmektedir. Bu makale, Gerhard Richter’in sanat pratiği ile post-bellek söylemi arasındaki ilişkileri ele alarak, sanatçının İkinci Dünya Savaşı, Nazizm ve Holokost temalı resimleri ile post-bellek arasındaki güçlü bağları analiz etmeyi amaçlamaktadır. Richter’in eserlerinin, tarihsel travmaların kuşaklar arası aktarımındaki rolünü nasıl şekillendirdiğini inceleyerek, sanat ve bellek arasındaki etkileşimi disiplinlerarası bir çerçevede değerlendirmeyi hedeflemektedir.