Representations of Violence in Literature, Culture and Arts, Osmaniye, Türkiye, 20 - 22 Ekim 2021, ss.107-108
Kanadalı
yazar, şair ve aktivist Margaret Atwood’un (1939- ) 2019 yılında yayınladığı Ahitler (The
Testaments) otoriter yönetim tarafından biçimlendirilen distopik bir toplum
yapısını anlatır. 1985 yılında yayınlanan Damızlık Kızın Öyküsü’nün (The
Handmaid’s Tale) devamı niteliğindeki bu eser, kadın karakterlerin
okuyuculara aktardığı farklı bakış açılarını kapsar. Okuyucunun ilk eserde
Offred’in yaşamıyla tanık olduğu baskıcı ve şiddet odaklı sistemle yönetilen,
insanların sınıflandırıldığı, doğumun toplumun temellerinden biri haline
getirildiği yaşam biçimi Ahitler’de teyzeler sınıfının aktarımlarıyla
derinleşir. Yönetim şeklinin sürekliliği korku ve şiddete dayanır. Özellikle yönetici
sınıfından Teyze Lydia’nın konulan sert kuralları uygulama şekli, diğer
teyzeler hakkında edindiği bilgileri şantaj aracı olarak kullanması, bireylerin
kişisel bilgilerine erişimi ve bunların manipülasyonu ölüm korkusunun
sonuçlarıdır. Kurallara uymayanların işkence edilerek (dövülme, aç ve susuz
bırakılma, temel ihtiyaçlardan yoksun bırakılma, bedensel uzuvlara zarar verme
gibi) verilen görevlerin kabul ettirilmesi toplum düzeninin bir parçasıdır.
Geçmişinde bunları tecrübe eden Teyze Lydia, yönetimi yıkmak için çalışmasına
rağmen açığa çıkmaktan korkmaktadır. Bu nedenle, karşısına çıkan tüm fırsatları
teyzeleri birbirine düşürerek ve böylece konumunu koruyarak değerlendirir.
Teyze Vidala ve Teyze Elizabeth gibi diğer kadın karakterler de şiddet
korkusuyla şiddet uygulayan, başka bir ifadeyle, işkence ve ölümden daha uzun
süre kaçabilmek için sistemin işleyişine uygun davranan karakterlerdir. Alt
sınıfların okuma yazma bilmemesinin istenmesi, bilginin gizlenmesi, gizlenen
bilginin yönetim tarafından ihtiyaçlar doğrultusunda değiştirilmesi, edebiyat,
bilim, sanata dair her unsurun yasaklanması, belirlenen görevlere aykırı her
durumun cezalandırılması, medyanın yönetimin kontrolü altında olması gibi
birçok çarpıcı nokta Gilead’daki yaşamın korku üzerine inşa edildiğinin
göstergesidir. Toplumsal sınıflandırmanın her kategorisindeki kadının –
damızlık kızların hamile kalmaya, komutan eşlerinin damızlık kızlarla hamilelik
sürecini takip etmeye ve sadece ev işleriyle ilgilenmeye, yönetici kadınların
şiddet kullanarak sözde işleyişi sağlamaya, alt sınıflardan kadınların zorlu
yaşam koşullarında hayatlarını devam ettirmeye zorlanması gibi – fiziksel veya
psikolojik şiddete maruz kaldığı yapıda kural koyan ve yöneten erkeğin
düzeninin şiddet vasıtasıyla parçası haline gelir. Bu bağlamda, çalışmanın
amacı, Atwood’un distopyasında şiddet ve korkunun kadın karakterlerin
gelişimi/değişimi üzerindeki etkisini araştırmaktır. Böylece, erkek egemen
toplumda şiddet ve korku aracılığıyla engellenen ve pasif hale getirilen
kadının maruz kaldığı koşullar ortaya konacaktır.