Abant İzzet Baysal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, vol.8, no.2, pp.711-731, 2020 (Peer-Reviewed Journal)
Hazrat Fatimah occupies a
privileged place for the Messenger of Allah. Fatimah recited marsiyas after the
martyrdom of the Prophet. Five marsiya poems of Hazrat Fatimah have been
identified for the subject-matter. These marsiya poems are written in short
makta instead of traditionally long Arabic poems. In these forms called makta, the focus is on
the agony, sorrow, and emotional intensity felt by the poet after the martyrdom
of Prophet. The poet desires to cry continuously until her death in order to
alleviate her agony and to be relieved a little bit. The poet wants all Muslims
who have received the news of the death of the Prophet to accompany her in
every place by crying over his martyrdom. The poet thinks that Mount Uhud and
the Kaaba, bearing the memories of the Prophet, must also weep. While the poet
reflects the agony and emotional intensity that she feels in the heart to the
couplets, she pays attention to adhere to values brought by the Islam faith. In
order to make her agony and emotional intensity closer to the perception of the
reader, the poet also uses examples of figure of speech that are common in
ancient Arabic poetry tradition.
Hz.
Fâtıma (öl.
11/632), babasının nazarında
ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Bu bakımdan Araplarda adet olduğu üzere Allah
Resûlü’nün ardından Hz. Fâtıma tarafından mersiye şiirleri okunması beklenecek
bir durumdur. Çalışma, Allah
Resûlü’nün vefatını müteakip nübüvvet evine mensup en yakın bireylerden birinin
duyguları hakkında ipucu vermesi bakımından önem arz etmektedir. Ne var ki
araştırma konusu şiirlerle ilgili müstakil çalışmalara rastlanmamaktadır. İlgili
şiirler alandaki boşluğu doldurmaya katkıda bulunmak amacıyla çalışma konusu
yapılmıştır. Hz. Fâtıma’ya ait çalışma
konusu beş mersiye şiiri tespit edilmiştir. İlgili mersiyeler uzun soluklu
geleneksel Arap şiirleri yerine kısa maktalar halindedir. Maktalarda daha çok şairin yüreğinde
hissettiği acı, keder ve duygu yoğunluğu ön plana çıkmaktadır. Şair acısını
hafifletmek ve biraz olsun rahatlamak amacıyla ölene kadar durmadan ağlama
arzusundadır. Şair Allah Resûlü’nün vefat haberini alan bütün Müslümanların
ağlayarak her yerde kendisine eşlik etmelerini istemektedir. Dahası şaire göre
Allah Resûlü’nün hatıralarını taşıyan Uhud dağı ve Beytullah da ağlamalıdır.
Şair duygu yoğunluğunu beyitlere yansıtırken elbise yırtma, yüz tırmalama ve
yüksek sesle feryat etme gibi Câhiliye adetleri yerine İslâm inancının
beraberinde getirdiği değerlere bağlı kalmaya dikkat etmektedir. Şair bunu
yaparken acısını ve duygu yoğunluğunu muhatabın algısına yaklaştırmak amacıyla
eski Arap şiir geleneğinde sıkça rastlanan teşbih, istiare ve mecaz gibi edebî tasvir
örneklerine de yer vermektedir.