10. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi, Ankara, Turkey, 11 - 13 December 2023, pp.1
Narratives of
myths, legends and epics forming Turkic Mythology were recorded and written
down by the Turks’ sedentary neighbors rather than the Turks themselves in the
pre-Islamic period. Chinese, Tibetan, Islamic and Greek-Roman-Byzantine sources
can be counted among these. Although most of these sources have been examined
in detail until now, some of them are still not well known. Narratives
belonging to Turkic Mythology found in P.T. 1283 and Xianluji 陷虜記, which are among these lesser known sources, will be
examined in this paper. The Tibetan document P.T. 1283 was discovered by the
French Turkologist Paul Pelliot in Dunhuang 敦煌 in the year 1908
and it is currently kept in the Bibliothèque nationale de France in Paris. It
is generally considered that this document is the Tibetan translation of an
Uyghur intelligence report made in the early 800s, while the original document
was prepared in the 750s. The original Uyghur document forming the basis of
this Tibetan manuscript and understood to be written in Turkic has not
survived. In the document there are realistic intelligence data regarding
peoples neighboring Uyghurs, as well as several legends belonging to the Türks
(Tujue 突厥) and Kyrgyz. As to the Xianluji, meaning “Records Taken in Captivity”, it is a work
written by a Chinese official named Hu Qiao (or Hu Jiao) 胡嶠 who was serving
the Khitans and got stranded in the north together with them for seven years.
Hu Qiao, of whom not much is known, wrote this work after he escaped there and
returned back to China in 953. Although the works’ original copy has not
survived, its copies can be found in sources such as Xin Wudaishi 新五代史, Qidan
Guozhi 契丹國志, Wenxian Tongkao 文獻通考, Liaoshi 遼史 and Shuofu
說郛. Hu Qiao gives
information in the Xianluji about the
things he saw and heard in the north, some of which are comprised of
mythological narratives belonging to Turkic peoples, albeit being short in
length. Turkic mythological narratives found in these Tibetan and Chinese
sources from the 8th and 10th centuries show similarities
with numerous Turkic legends found in various sources from other periods. The
comparison of better known narratives with the narratives found in these two
sources demonstrates how powerful were the verbal traditions of Turkic peoples
passed down from generations to generations. Narratives and their motifs in
these sources will be examined in this paper and these sources will gain more
recognition in the field, which have been largely neglected in Turkic Mythology
studies so far.
Türk
Mitolojisi’ni oluşturan mitler, efsaneler ve destanların İslam-öncesi dönemdeki
anlatıları, Türklerden daha ziyade onların yerleşik komşuları tarafından
kaydedilerek yazıya geçirilmiştir. Bunların arasında Çin, Tibet, İslam ve
Yunan-Roma-Bizans kaynakları sayılabilir. Söz konusu kaynakların çoğu bugüne
kadar ayrıntılı bir şekilde incelenmişse de bir bölümü hâlâ pek fazla
bilinmemektedir. Bu bildiride, bahsi geçen az bilinen kaynaklardan P.T. 1283 ve
Xianluji’de 陷虜記
Türk Mitolojisi’ne ait anlatılar incelenecektir. P.T. 1283 numaralı Tibetçe
belge, Fransız Türkolog Paul Pelliot tarafından 1908 yılında Dunhuang’da 敦煌 bulunmuştur ve şu anda Paris’teki Bibliothèque nationale de
France’da saklanmaktadır. Genellikle bu belgenin 750’li yıllarda hazırlanan bir
Uygur istihbarat belgesinin 800’lerin başlarında yapılan Tibetçe çevirisi
olduğu düşünülmektedir. Metnin orijinalini oluşturan ve Türkçe yazıldığı
anlaşılan Uygur belgesi ise günümüze ulaşamamıştır. Belgede Uygurların o
dönemki komşuları olan halklar hakkında gerçekçi istihbarat bilgileri olduğu
gibi, Göktürklere ve Kırgızlara ait çeşitli efsanelere de yer verilmiştir.
“Esaret Kayıtları” anlamına gelen Xianluji
ise Kitanlara hizmet eden ve yedi yıl boyunca kuzeyde onların arasında mahsur
kalan Hu Qiao (veya Hu Jiao) 胡嶠 adında Çinli bir memur tarafından kaleme
alınmış bir eserdir. Hakkında fazla bilgi bulunmayan Hu Qiao, 953’te kaçıp
Çin’e döndükten sonra bu eseri yazmıştır. Eserin orijinal nüshası günümüze
ulaşamamışsa da Xin Wudaishi 新五代史, Qidan Guozhi 契丹國志, Wenxian Tongkao 文獻通考, Liaoshi 遼史 ve Shuofu 說郛 gibi kaynaklarda kopyalarına yer
verilmiştir. Xianluji’de Hu Qiao
kuzeyde gördüğü ve duyduğu şeyler hakkında bilgi vermektedir ki bunların bir
bölümünü kısa da olsa Türk halklarına ait mitolojik anlatılar oluşturmaktadır.
8. ile 10. yüzyıllara ait bu Tibet ve Çin kaynaklarında yer alan Türk mitolojik
anlatıları, diğer dönemlerde çeşitli kaynaklarda yer alan çok sayıda Türk
efsanesiyle benzerlikler göstermektedir. Daha iyi bilinen anlatılarla bu iki
kaynakta yer alan anlatıların karşılaştırılması, Türk halklarının nesillerden
nesillere aktarılan sözlü geleneklerinin ne kadar güçlü olduğunu
göstermektedir. Bu bildiride söz konusu kaynaklardaki anlatılar ve onlardaki
motifler incelenecek, Türk Mitolojisi çalışmalarında bugüne kadar büyük oranda
gözden kaçmış olan bu kaynakların alanda daha iyi tanınması sağlanacaktır.