Stroke is among the leading diseases that cause death and disability worldwide. In stroke, different neurological deficits and functional decline occur depending on the area in the brain where blood flow is impaired. With functional decline, patients also experience physical, mental and social problems. During post-stroke rehabilitation, mostly motor and sensory deficiencies, speech disorders, and physical functioning are focused on. However, psychosocial problems that have a negative impact on the lives of stroke patients are also very important. The main psychosocial problems are post-stroke depression and anxiety, post-stroke cognitive impairment and post-stroke fatigue. Around 20% to 50% of people can be affected by at least one of these problems after a stroke. These problems create difficulties for both the patient and their relatives. However, psychosocial problems are inadequately addressed within current routine treatment services and there is little evidence that they are systematically addressed. Recently, guidelines have been published highlighting psychosocial problems, emphasizing the importance of early assessment and treatment of these problems. Research shows that additional efforts are needed to improve health care for people with stroke. In this context, there should be greater awareness of psychosocial problems and patients should be supported through active follow-up care.
İnme, dünya çapında ölüme ve sakatlığa neden olan hastalıklar arasında ilk sıralarda gelmektedir. İnmede beyinde kan akımının bozulduğu bölgeye göre değişen nörolojik semptomlar ve fonksiyon kaybı meydana gelmektedir. Fonksiyon kaybı ile birlikte bireylerde fiziksel, ruhsal ve sosyal sorunlar oluşmaktadır. İnme sonrası rehabilitasyon sürecinde sıklıkla motor ve duyusal yetersizliklere, konuşma bozukluklarına ve günlük yaşam aktivitelerini yapabilme becerilerine odaklanılır. Ancak inme geçirmiş kişilerin yaşamlarını olumsuz etkileyen psikososyal sorunlar da oldukça önemlidir. Bu sorunların başlıcaları; inme sonrası depresyon ve anksiyete, bilişsel bozukluk ve inme sonrası yorgunluktur. Hastaların yaklaşık %20 ila %50'si bu sorunlardan en az birinden etkilenebilmektedir. Bu sorunlar hem hasta hem de yakınları için güçlük yaratan durumlardır. Ancak psikososyal problemler mevcut rutin tedavi hizmetleri içerisinde yetersiz bir şekilde ele alınmaktadır ve sistematik olarak ele alındığına dair az kanıt vardır. Psikososyal sorunların yönetimi için erken dönemde tarama yapılmasının ve sorunların uygun şekilde yönetilmesinin önemi vurgulanmaktadır. Araştırmalar, inmeli kişilere verilen sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi için ek çabaların gerekli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bakımdan psikososyal sorunların daha fazla farkında olunmalı ve yakın takip yapılarak hastalar desteklenmelidir.