Gece, Ankara, 2020
Kimlik, ait olunan/olunmayan ve hissedilen/hissettirilen ikilemiyle yeni
bir senteze ulaşabilen; sabit değilakışkan ve birbirine dönüşebilen, farklı
türlerin bazen hepsi bazen hiçbiri olamayan, düşün dünyasının tartışmalı
ve ilgi alanı oldukça geniş olan bir kavramdır. Kimlik meselesinin
incelenmesi kişiler, gruplar, uluslar olduğu kadar kentler için de
önemlidir. Çünkü içinde yaşanılan kent, sadece binalardan ve sitelerden
oluşan cansız bir mekân değil; o kentte yaşayan insanların bireysel ve
kolektif hafızalarıyla oluşturdukları, anlam yükledikleri ve zamana göre
dönüşüme uğrayan -tıpkı bir aile gibi hayat boyu süren- aidiyetlerdir. 1945-2015 yılları arasında ‘klasik değişim ve
kentleşme’ misyonu üstlenen Çanakkale kentinin ve kimliğinin
şekillendiği toplumsal yapının analizi tarih ve kültür kenti için oldukça
önemlidir. Yapısal sembolik etkileşim teorisinin temel bileşenleri ve
sosyal kimlik tanımlama biçimlerinden yola çıkılarak farklı kimliklerin
kendilerini ve diğerlerini tanımlama biçimlerini; toplumsal önyargıların
neler olduğunu ve farklılıklarla nasıl bir yaşam tahayyül edildiğinin
sorunsallaştırıldığı bu çalışmada; nitel araştırma yöntemiyle
(derinlemesine görüşme ve gözlem tekniklerinin bir arada kullanılması)
elde edilen bulgular, içerik analiziyle çözümlenmiştir.