The Fiqh Legitimacy of Cash Waqfs in the Context of Movable Assets


Creative Commons License

Ayengin T., Kavut A.

İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, no.45, pp.591-621, 2025 (Peer-Reviewed Journal)

  • Publication Type: Article / Article
  • Publication Date: 2025
  • Doi Number: 10.59777/ihad.1613180
  • Journal Name: İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi
  • Journal Indexes: EBSCO Education Source, Index Islamicus, ERIHPlus, TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Page Numbers: pp.591-621
  • Çanakkale Onsekiz Mart University Affiliated: Yes

Abstract

This study investigates the foundations of legitimacy for cash waqfs within Ḥanafī jurisprudence and traces their institutional development in the Ottoman period. Its primary aim is to follow the circulation in the legal literature of the fatwā attributed to Zūfar b. Huzayl—that “cash may be endowed”—which is absent from the earliest classical sources, and to re-evaluate the legitimacy of movable endowments through the lenses of ʿurf (custom), qiyās (analogical reasoning) and naṣṣ (revealed texts). Employing a historical-juridical method, the research offers a chronological survey of classical Ḥanafī texts and a comparative analysis of the debates among key Ottoman scholars—Çivizāde, Ebūs-Suʿūd, Sofyalı Bālī, and Birgivī. The findings show that an explicit permissive stance toward cash waqfs becomes systematic only from the 9th/15th century onward with Ibn al-Humām; Ebūs-Suʿūd Efendi defends the institution on the basis  of custom and public interest (maṣlaḥa), whereas Çivizāde articulates a strong objection grounded in concerns over ribā and the requirement of perpetuity. Birgivī adds a moral critique, warning that the legal transactions (muʿāmalāt sharʿiyya) of cash waqfs may mask usurious practices. By analysing divergences of ijtihād on the endowment of movable assets in terms of binding force, transfer of ownership and perpetuity, the article also reassesses the normative role of custom in producing legal rulings. Modern Islamic-finance models are intentionally excluded; the discussion is confined to the classical legal framework and the historical continuity of movable waqfs. The study concludes that a contemporary cash waqf can maintain its legitimacy only if (i) the founder irrevocably divests ownership of the capital, (ii) the waqf deed explicitly affirms perpetuity, (iii) revenues are managed through interest-free financial instruments, and (iv) operations are conducted by institutions serving the public good. Thus, the article fills a historiographical gap and offers a theoretical blueprint for establishing cash waqfs that are compliant with Islamic law, free from ribā, transparent and sustainable. 

Öz

Bu çalışma, para vakıflarının Hanefî fıkhı içindeki meşruiyet temellerini ve Osmanlı dönemi uygulamalarındaki kurumsal gelişimini incelemektedir. Çalışmanın temel amacı, erken döneme isnat edilen ancak ilk dönem klasik kaynaklarda doğrudan yer almayan Züfer b. Hüzeyl’e atfedilen “nakit vakfedilebilir” fetvasının literatürdeki dolaşımını izlemek ve menkul vakıfların meşruiyetini örf, kıyas ve nas ekseninde yeniden değerlendirmektir. Çalışma, tarihsel-fıkhî yöntemle yürütülmüş; Hanefî mezhebine ait klasik metinler kronolojik olarak taranmış ve Osmanlı âlimleri arasındaki tartışmalar (Çivizâde, Ebussuûd, Sofyalı Bâlî, Birgivî) karşılaştırmalı biçimde analiz edilmiştir. Bulgular, para vakıflarına dair açık cevazın ancak hicrî 9. yüzyıldan itibaren İbnü’l-Hümâm ile sistematikleştiğini; Ebussuûd Efendi’nin örf ve maslahat temelli yaklaşımla bu müesseseyi savunduğunu, buna karşılık Çivizâde’nin ribâ riski ve ebediyet şartı gerekçesiyle şiddetli muhalefet geliştirdiğini ortaya koymaktadır. Birgivî ise para vakıflarının işletme modellerinin muâmele-i şerʻiyye kisvesi altında ribâya kapı aralayabileceği yönünde ciddi etik eleştiriler yöneltmiştir. Makale, klasik fıkıhta menkul malların vakfı konusundaki içtihat farklılıklarını bağlayıcılık, mülkiyet devri ve ebediyet ilkeleri üzerinden sistematik bir şekilde ele almış; bu bağlamda örf ve teamülün şerʿî hüküm üretimindeki rolünü de tartışmıştır. Modern finansal uygulamalar dışarıda bırakılarak yalnızca klasik fıkhî zemin esas alınmış; menkul vakıf kavramı tarihî sürekliliği içinde değerlendirilmiştir. Günümüzde kurulacak bir para vakfının modern dünyada meşruiyetini sürdürebilmesi için vakfedenin vakıf malını fiilen mülkiyetinden çıkarması, ebediyet vurgusu taşıyan vakıf senedi düzenlemesi, faizsiz finansal araçlar kullanımı ve işlemlerin kamu yararına hizmet eden kurumsal yapılar eliyle yürütülmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu yönüyle çalışma hem literatürdeki tarihî boşluğu doldurmakta hem de gelecekte kurulacak muhtemel para vakıflarının İslâm hukukuna uygun, ribâdan arındırılmış, şeffaf ve sürdürülebilir bir yapıda nasıl inşa edilebileceğine dair kuramsal bir çerçeve önermektedir.