in: TÜRKİYE’DE AGROEKOLOJİ: BİLİM, UYGULAMA VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK, Prof. Dr. Zeliha Gökbayrak,Doç. Dr. Nurhan Keskin,Doç. Dr. Burçak İşçi, Editor, İKSAD, Çanakkale, pp.233-260, 2023
Kuraklık temel iklim sorunlarından biridir. Dünya’nın birçok bölgesinde
en önemli abiyotik streslerden birisi olup, tarımsal kayıpların ana nedenidir.
Kuraklık, düzensiz yağış veya yetersiz sulamadan kaynaklanır. Kuraklık stresi,
yaprak boyutu, gövde uzaması, kök çoğalmasını azaltır. Bu durum bitkinin
verimini azaltır (Begna, 2021).
Kuraklık stresi bitkilerin büyüme ve gelişmelerini etkileyen abiyotik
faktörler arasında en önemlisi olup, dünya üzerindeki ekilebilir alanlarda
görülen stres faktörleri içinde %26’lık payla en büyük dilimi almaktadır (Bat
vd., 2019).
Kuraklık stresi, bitkilerin morfolojisi, fizyolojisi, büyümesi ve biyokütle
üretimi üzerinde bir dizi olumsuz etkiye neden olabilir. Kuraklık, bitkilerin su
kaybetmesine neden olur. Bu su kaybı, bitkilerin yapraklarında solgunluğa ve
kıvrılmalara yol açar. Kuraklık stresi, fotosentezi azaltır, bu da bitkinin
büyümesini ve besin üretimini engelleyerek toplam biyokütle ve verimde
azalmalara neden olmaktadır. Kuraklık nedeniyle oluşan su kaybını azaltmak
için bitkiler stomalarını kapatır. Ancak, stomaların uzun süre kapalı kalması,
bitkinin karbondioksit almasını engelleyerek fotosentezi olumsuz etkiler (Feller
ve Vaseva, 2014). Kuraklık, bitkilerin yaprak dökme sürecini hızlandırabilir.
Bitkiler yapraklarını dökmek suretiyle total yaprak alanını azaltmaya ve
böylece su kaybını önlemeye çalışırlar. Aslında bu, bitkinin su kaybını
azaltmaya yönelik bir adaptasyon mekanizmasıdır. Kuraklık, çiçeklenme ve
meyve oluşumunu olumsuz etkileyebilir. Kuraklık nedeniyle yetersiz su
bitkilerin çiçeklerinin dökülmesine veya meyve tutumunun azalmasına ve buna
bağlı olarak olarak verimin düşmesine neden olabilir (Kırnak vd., 2002; Liu ve
Stutzel, 2004; Farooq vd., 2012; Gupta vd., 2019; Wassie vd., 2023). Bu etkiler,
bitkilerin kuraklık koşullarına uyum sağlama yeteneklerine ve bitkinin türüne
bağlı olarak değişebilir. Bazı bitki türleri kuraklık toleransına sahipken,
diğerleri daha hassas olabilir.
Farklı savunma mekanizmaları bitkilerin kuraklık stresiyle başa
çıkmasına yardımcı olur. Bitkiler kuraklık stresine karşı biyokimyasal
(antioksidan içeriği, klorofil içeriği, prolin birikimi, hormonal içerik, sekonder
metabolitler vb.), fizyolojik (stoma aktivitesi, fotosentez, ozmotik denge,
Türkiye'de Agroekoloji: Bilim, Uygulama ve Sürdürülebilirlik | 236
terleme, yaprak suyu içeriği, su iletimi) Morfolojik (yaprak alanının azalması,
yaprak sayısı, kök uzunluğunun artması, yaprak yaşlanması, erken olgunlaşma,
büyüme evrelerindeki değişiklik vb.) olarak yanıt verirler (Oguz vd., 2022).
Biber (Capsicum annuum), Solanaceae familyasına ait bir sıcak iklim
sebzesi olup, kuraklık stresine en duyarlı bitkilerden birisidir (González-Dugo
vd., 2007). Bu nedenle biberde yüksek verim için bitkinin strese girmeden su
ihtiyacının karşılanması önem arz etmektedir. Kuraklık stresi biber dâhil birçok
bitkide fizyo-biyokimyasal prosesleri etkileyerek bitkinin büyüme ve
gelişmesinde problemlere neden olmaktadır. Kuraklık stresi özellikle solunum,
fotosentez, su ve besin elementlerinin alımı, organik maddelerin sentezlenmesi,
enzimatik tepkimeler, stres-proteinleri ve transkripsiyon etanlerini kodlayan
genlerin baskılanması veya aşırı ekspresyonu (ifadesi) gibi genetik düzeyde
fizyo-biyokimyasal ve metabolik prosedürlerin ilerlemesini olumsuz yönde
etkilemektedir (Saba vd., 2001; Farooq vd., 2009). Bu çalışmada, kuraklık
stresinin biberin morfolojisi, fizyolojisi, büyümesi, biyokütle ve verim
komponentleri üzerine etkileri ele alınmıştır.