in: Tiroid Bezi Hastalıkları ve Cerrahisi, Hakan Yabanoğlu, Editor, Akademisyen Yayınevi, Ankara, pp.87-99, 2021
Graves hastalığı (GH), hipertiroidizm, guatr, göz bulguları (orbitopati) ve bazen pretibial
veya lokalize miksödem olarak adlandırılan dermatopatileri de içeren otoimmün bir hastalıktır.
İlk kez 1835 yılında Robert Graves tarafından
tanımlanan bu hastalık hipertiroidinin (%60-
80) en sık nedenidir (1). Hastalığın insidansı
24,8/100.000, kadın/erkek etkilenme oranı 3,9/1
olarak (2), hayat boyu risk ise kadınlarda ve erkeklerde sırası ile %3 ve %0,5 olarak bildirilmiştir (3). Kadınların yaklaşık %2’sini, erkeklerin ise
%0,2’sini etkileyebilmektedir (4). Herhangi bir
yaşta görülebilmekle birlikte en sık reproduktif
çağdaki kadınlarda ortaya çıkar (5). Hipertiroidizm, GH’nın en yaygın özelliğidir ve neredeyse
tüm hastaları etkiler. TSH (tiroit uyarıcı hormon) reseptörlerine karşı gelişen oto-antikorların (TRAb) reseptörlere bağlanıp onları aktive
etmesi sonucu tiroit hormon sentezi ve salınımında artış olur. Bu durum sadece hipertiroidi
ile değil aynı zamanda tiroit bezinin diffüz büyümesi (diffüz guatr) ile de sonuçlanır. Serumda
TRAb varlığı ve klinik muayenede orbitopatinin
saptanması, GH’nı diğer hipertiroidizm nedenlerinden ayırır.
Graves’in hipertiroidizmine terapötik yaklaşım, hem semptomların bir beta blokör ile hızlı
bir şekilde iyileştirilmesinden hem de tiroit hormonu sentezini azaltmayı amaçlayan tedavilerden oluşur. Bu tedaviler tiyonamid (antitiroit
ilaçlar- ATİ) uygulaması, radyoaktif iyot ablasyonu (RAİ) ve cerrahi olarak sıralanabilir.
Bu bölümde Amerikan Tiroit Derneği’nin
(ATA) hipertiroidizm yönetimi yönergelerine
bağlı kalınarak GH’nın tedavisi tartışılacak ancak
hastalığın cerrahi tedavisine ağırlık verilecektir.