VHL geninde patojenik/muhtemel patojenik varyant saptanan olguların genotip-fenotip ilişkisi


Kaya D., Akcan M. B., Sönmez V., Sılan F.

2.Ulusal HematoOnkoGenetik Kongresi, İskele, Kıbrıs (Kktc), 4 - 07 Mayıs 2023, cilt.1, sa.3308, ss.105

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Cilt numarası: 1
  • Basıldığı Şehir: İskele
  • Basıldığı Ülke: Kıbrıs (Kktc)
  • Sayfa Sayıları: ss.105
  • Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

GİRİŞ ve AMAÇ: Von Hippel-Lindau (VHL) sendromu beyin, omurilik ve retinanın hemanjiyoblastomları, böbrek ve pankreas kistleri, nöroendokrin tümörler, feokromositoma ve renal hücreli karsinom ile karakterizedir. Tip 1, 2A, 2B, 2C olmak üzere dört farklı fenotip görülmektedir. Tip 1’de feokromasitoma görülme riski diğer tiplere göre daha düşüktür. Tip 2C’de ise yalnızca feokromasitoma görülmektedir. VHL sendromu 36000 canlı doğumda bir görülmektedir. Tümör baskılanmasında ve mikrotübül stabilitesinde rol oynayan VHL (Von Hippel-Lindau Tümör Süpresör) geni 3p25.3 lokusunda yer almaktadır. Bu çalışmada ailelerinde multipl kanser öyküsü bulunan ve VHL geninde patojenik/muhtemel patojenik varyant saptanan 4 hastanın genotip fenotip ilişkisini bildirmeyi amaçladık.

 METOD: Periferik kandan DNA izolasyonu sonrası Yeni Nesil Dizi Analizi (NGS) yöntemiyle Ailesel kanser panelinde bulunan 61 genin tüm exonic bölgeleri ve exon-intron kavşakları çalışılmıştır. Sonuçlar Qiagen Clinical Insight Interpret ile analiz edilmiştir ve Clinvar, Varsome, Franklin veri tabanları da patojenite tayininde kullanılmıştır.

OLGU 1: Ailesinde VHL sendromu öyküsü bulunan 40 yaşında kadın olgu polikliniğimize başvurdu. Kendisinin takiplerinde herhangi bir bulgu saptanmadığı öğrenildi. Ailesinde surrenal kanser, böbrek kistleri ve renal kanser olduğu bilinen bireylerde dış merkezde saptanan VHL c.335A>G;p.Y112C (NM_000551,4) varyantı hastanın kendisinde de heterozigot olarak saptandı.

OLGU 2: 34 yaşında aktif şikayeti bulunmayan kadın hasta ailesinde multipl kanser öyküsü bulunması nedeniyle polikliniğimize başvurdu. Ebeveynleri arasında akrabalık bulunmayan hastanın anamnezinde babasının babasında pankreas kanseri bulunmaktayken, anne tarafında lösemi, endometrium kanseri, mide kanseri öyküsü olduğu öğrenildi. Hastanın analizinde VHL geninde heterozigot c.37delG;p.V13* (NM_000551.4) muhtemel patojenik varyantı saptandı.

OLGU 3: Memede benign kitle ile takipli 66 yaşındaki kadın hasta ablası, ablasının kızı ve teyzesinde meme kanseri öyküsü olması nedeniyle polikliniğimize başvurdu. Ailede başka kanser öyküsü bulunmamaktaydı. Hastada VHL c.379G>A;p.G127R (NM_000551,4) heterozigot muhtemel patojenik varyant saptandı.

 TARTIŞMA: VHL genindeki germline mutasyonlar OMIM’de renal ve pankreas kanserleri, feokromasitoma, paraganglioma ve hemanjiomalar ile ilişkilendirilmiştir.  Polikliniğimize başvuran vakaların kendilerinde kanser öyküsü bulunmamaktaydı. Sadece bir vakanın aile öyküsünde VHL sendromu ve bir vakanın aile öyküsünde izole pankreas kanseri bulunmaktaydı. Bununla birlikte muhtemel patojenik varyant saptanan bir hastanın aile öyküsünde sadece meme kanseri öyküsü bulunmaktaydı. Literatürde meme kanseri olan hastalar bildirilmiş olsa da VHL sendromu ile ilişkisi gösterilmemiştir. Bu varyantın meme kanseri ile ilişkisini netleştirmek için olgumuzun meme kanseri olan akrabalarının analizi planlanmıştır. VHL sendromunda penetrans eksikliği göz önünde bulundurulmalıdır. Genotip-fenotip ilişkisinin ortaya koyulması için daha geniş vaka serilerine ihtiyaç vardır.  NGS gibi hızlı uygulanabilen ve geniş kapsamlı yöntemlerin yaygınlaşması VHL gibi ailesel kanser sendromlarının teşhis ve yönetiminde en büyük avantajımız olacaktır.