Câhiliye Dönemi Arap Şiirinde Ruh Algısı


Creative Commons License

Yılmaz M.

Uluslararası ve Disiplinlerarası Ruh Sempozyumu, Çanakkale, Türkiye, 22 - 23 Ekim 2020, ss.289-310

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Çanakkale
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.289-310
  • Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Câhiliye kavramı sözlükte, bilgi yokluğu, akıl, idrak eksikliği, düşüncesiz ve akılsız davranış sergileme gibi anlamlara gelir. Istılahta ise Arapların İslâm’dan önce en fazla iki yüz yıllık zaman dilimi içerisindeki yaşam biçimlerinin adıdır.  Buna göre Câhiliye dönemi Arap yarımadasında İslâm öncesi dönem demektir. 

Her insan gibi Câhiliye insanı da elle dokunamadığı latif bir nesnenin bedeninde var olduğunu sezinlemektedir. Yine Câhiliye insanı söz konusu nesnenin bedenden ayrılmasıyla ölüm olayının gerçekleştiğini bilmektedir. Bu bakımdan Câhiliye insanı ruh diye adlandırdığı ve hayat kaynağı olduğuna inandığı söz konusu nesne ile ölüm arasında bir denklem bulunduğunun da farkındadır. Ölümü ruhun bedenden ayrılma ve başka bir âleme intikal etme hali olarak telakki eden Câhiliye insanı, yok olmaktan değil ruhun intikal ettiği meçhul hayattan korkmakta ve ürkmektedir.

Arap dilinde ruh kavramının bu isimle anılması üfürme, hava, esinti ve meltem gibi nefes alıp vermeyi çağrıştıran anlamlar içermesi sebebiyledir. Ruh kavramı aynı zamanda nefs/can kavramı ile de eş anlamlıdır.  

Kuşkusuz insanoğlunun mensubu bulunduğu ortama has kültürel zenginlikler zihin yapısına şekil veren etkenlerdendir. Câhiliye Arap toplumlarındaki ruh algısı da dönemin inanç boyutuna işaret eden göstergelerdendir. Günümüze ulaşan Câhiliye şiir metinleri incelendiğinde Câhiliye insanının zihninde kurguladığı ruh tasavvuru hakkında ipuçlarına rastlamak mümkündür. Söz gelimi Câhiliye toplumlarındaki yaygın inanışa göre öldürülen kimsenin ruhu bedenden ayrılmakta ve kuş kisvesine bürünmektedir. Kuş kisvesine bürünen ruh, ölünün kabri başından ayrılmamakta ve “Beni sulayın! Beni sulayın!” diye mütemadiyen ötmektedir. Sada veya hâme adı verilen söz konusu kuş, ancak maktulün öcü alındığı vakit sakinleşmektedir. Kabîlenin sözcüsü konumundaki şair de kabîle bireylerini maktulün intikamını almaya teşvik etmek amacıyla kuş suretindeki ruh tasavvurunu sıkça beyitlere yansıtmaktadır. Câhiliye Araplarına göre ölen kimsenin ruhu, canlılara zarar ve fayda verme gibi olağanüstü güçlere de sahiptir. Yine Câhiliye Arapları arasındaki yaygın inanışa göre vefat eden kimsenin ruhu kabirde içki içmektedir. Bu bakımdan ruhların şerrinden korunmak ve memnuniyetlerini kazanmak amacıyla mezarlıklarda develer kesilmekte ve vefat eden kimselerin kabirleri içki ile sulanmaktadır. Dahası Câhiliye Arapları arasındaki yaygın inanışa göre ruhlar hayatta kalan kimseler gibi kabirde yemek yemekte, içki içmekte ve eşya kullanmaktadır. Yine Câhiliye Araplarındaki yaygın inanışa göre ruhlar mezarlıklarda bir araya gelmekte, izbe harabeleri, dipsiz kuyuları ve ıssız çölleri mesken edinmektedirler. Câhiliye şairlerine ait günümüze ulaşan şiir metinlerinde bu türden inanışların yansımalarına az da olsa rastlanmaktadır. 

Anahtar Kelimeler: Ruh, Câhiliye Dönemi, Şiir, İnanç, Ölüm

The meaning of Jahiliyya in the dictionary is lack of knowledge, reason, understanding, thoughtless, and unwise behavior. The term itself is referring to the lifestyles of Arabs in a period of two hundred years before Islam. In general, the age of Jahiliyya is the pre-Islamic period in the Arabian Peninsula.

The people of Jahiliyya perceive soals as beings with a subtle object that cannot be touched by hands exist in their body. They know that the death event occurrs when the object in question is separated from the body. In this respect, they are also aware that there is an equation between the object in question, which they call the soul and believe to be the source of life and death. The people of Jahiliyya who regard death as the separation of the soul from the body and the transition to another realm, are afraid of the unknown life from which the soul has gone through, not the devastation. The word spirit in the Arabic language is mentioned by this name because it contains meanings such as blowing, air, and a breeze that evoke breathing.

Undoubtedly, the cultural richness of the people of Jahiliyya is one of the factors that shape the mindset regarding the perception of spirit and is one of the indicators about the depth of their beliefs during those periods. When the texts of pre-Islamic poetry that have survived to this day are examined, it is possible to find clues about the spiritual imagination running through the minds of the people in those periods. For example, according to one of the beliefs, the soul of a murdered person leaves his body disguised as a bird. The soul, disguised as a bird, does not leave the grave of the dead person and would say “Water me! Water me! ” as is constantly chanting. The bird in question, called Sada or Hame, calms down only when the deceased is avenged. The poet, who is the spokesperson of the tribe, frequently reflects his concept of the soul in the form of a bird in couplets to encourage the members of the tribe to avenge the victim. According to the Arabs of Jahiliyya, the soul of a person who died has extraordinary powers such as harming and benefiting living things.

According to the common belief among the Arabs of Jahiliyya, the soul of a deceased person drinks alcohol in the grave. In this regard, camels are slaughtered in cemeteries to be protected from the wickedness of spirits and to gain their satisfaction, and the graves of deceased people are watered with alcohol. Moreover, according to the common belief among the Jahiliyya Arabs, spirits eat, drink, and use objects in the grave like the survivors. The spirits come together in cemeteries and inhabit the souls, bottomless wells, and deserted deserts. Reflections of such beliefs can be encountered in the poetry texts of Jahiliyya poets that have survived to the present day.

Keywords: Soul, Jahiliyya, Poetry, Faith, Death