2nd INTERNATIONAL RUMELI CONGRESS OF SOCIAL AND EDUCATIONAL SCIENCES, İstanbul, Turkey, 27 - 29 April 2024, pp.840-848
Summary
The combination of painting and
architecture has an interaction that has been prominent for centuries. While
sometimes there are artists working in both branches, there is often a
work-based transition between the two disciplines. "Architecture",
whose main purpose is to create space, is affected by the period, society,
cultural environment and economic values, just like "painting". It is
seen that artists reflect cultural consciousness by using architectural forms
in the works they produce. The artist, who is open to all impressions, is
affected by all the conditions of the environment in which he grew up. Since
ancient times; The house he grew up in, the streets he walked on, the buildings
surrounding him, religious and spiritual structures; It has been a source of
inspiration for painters in every period. In Contemporary Turkish Painting, as
in the West, in the works of the artists who witness the moment, which are
historical and cultural documents, "architecture" is used sometimes
as a representation in a reflective style, sometimes as a metaphor, and
sometimes as supporting the formal structure of the work. It is determined that
they are included as an element, eventually taking it to the conceptual
dimension. In
this text, from the second half of the 18th century, when the first attempts of
Turkish Painting towards Westernization were seen, the paintings containing the
representations of architectural elements in the Western-oriented Turkish
Painting Art to the 21st century, and the ways in which these architectural
forms are handled, are discussed chronologically. A process has been examined,
from the architectural depictions we encounter in landscape paintings on the
walls of buildings such as palaces, mansions and mosques, and in the first oil
canvas paintings, to the interpretation of architectural visuals on canvases,
which were abstracted from representation and transformed into geometric forms
in the historical process. Especially today, as an urban person who is
increasingly moving away from nature as a result of rapid urbanization, the
city in which the contemporary artist lives and the architectural structures
that make up this city have ceased to be a landscape element, a place created
for a background or a figure, and have become the main theme in the artists'
works. In this research, the works of artists such as Devrim Erbil, Adnan
Çoker, Nur Gürel, Setenay Alpsoy, Seydi Murat Koç, Semih Zeki and Oğuz Kaleli,
who are representatives of Contemporary Turkish Painting, were examined as
specific examples. Literature scanning and work review methods were used in the
paper.
Key
Words:
art, painting, architecture, city
Özet
Resim ve mimarinin birleşimi
yüzyıllardan beri öne çıkan bir etkileşimi barındırmaktadır. Kimi zaman her iki
dalda da faaliyet gösteren sanatçılar olduğu gibi, çoğunlukla iki disiplin
arasında eser bazlı geçişmeler izlenir. Temel meselesi mekan yaratmak olan “mimari”
de tıpkı “resim” gibi içinde yaşanılan dönem, toplum, kültürel ortam ve
ekonomik değerlerden etkilenmektedir. Sanatçıların da ürettikleri eserlerde
mimari formları kullanarak kültürel bilinci yansıttıkları görülür. Bütün
izlenimlere açık olan sanatçı yetiştiği çevrenin tüm koşullarından etkilenir.
Antik dönemden bu yana; içinde büyüdüğü ev, yürüdüğü sokaklar, etrafını kuşatan
binalar, dini ve erksel yapılar; her dönemde ressamlara esin kaynağı olmuştur. Batı’da olduğu gibi Çağdaş Türk Resminde de,
bulundukları ana tanıklık eden sanatçıların tarihi ve kültürel bir belge olma
niteliği taşıyan yapıtlarında “mimari”ye
kimi zaman yansıtmacı bir üslüpta bir temsil olarak, kimi zaman bir metafor
olarak, kimi zaman da yapıtın biçimsel yapısını destekleyen bir öğe olarak
nihayetinde kavramsal boyuta taşıyarak yer verdikleri saptanır. Bu metinde Türk
Resmi’nin Batılılaşma yolunda ilk denemelerinin görüldüğü 18. yüzyılın ikinci
yarısından itibaren 21. yüzyıla değin Batıya Dönük Türk Resim Sanatında mimariye
dair öğelerin temsillerini içeren
resimler ve bu mimari formların ele alınış biçimleri kronolojik olarak
ele alınmıştır. Saray, köşk ve cami gibi binaların duvarlarına yapılan
manzara resimlerinde ve ilk
yağlıboya tuval resimlerinde rastladığımız mimari betimlemelerden, tarihsel
süreç içerisinde temsilden soyutlanarak geometrik formlara dönüşen mimari
görsellerin tuvallerdeki yorumuna değin bir süreç incelenmiştir. Özellikle
günümüzde hızlı kentleşme sonucunda doğadan gittikçe uzaklaşan bir kentli insan
olarak Çağdaş sanatçının içinde yaşadığı şehir
ve bu şehri oluşturan mimari yapılar, bir manzara öğesi, bir fon ya da
figür için oluşturulmuş bir mekan olmaktan çıkıp, sanatçıların eserlerinde ana
tema haline gelmiştir. Bu araştırmada Günümüz Türk Resminin temsilcileri olan
Devrim Erbil, Adnan Çoker, Nur Gürel, Setenay Alpsoy, Seydi Murat Koç, Semih
Zeki ve Oğuz Kaleli gibi sanatçıların eserleri spesifik örnekler olarak irdelenmiştir.
Bildiri metninde literatür tarama ve eser inceleme yöntemleri
kullanılmıştır.
Anahtar
Kelimeler:
sanat, resim, mimari, kent