TÜRKİYE’NİN JEOMİRAS DEĞERLERİ ÇALIŞTAYI'25, Çanakkale, Türkiye, 12 - 13 Haziran 2025, ss.1, (Özet Bildiri)
Fiziksel erişimin mümkün olmadığı
veya ciddi ölçüde kısıtlandığı jeositlerin toplumla buluşturulmasında dijital
teknolojilerin ne denli güçlü olanaklar sunduğuna dair gözlemlerimiz, bu
çalışmanın ilk çıkış noktasını oluşturdu. Jeolojik mirasın yalnızca fiziksel
mekânla sınırlı kalmaması, aksine dijital temsillerle yeniden kurgulanabilmesi
fikri, bu bağlamda yeni bir modelin geliştirilmesini gerekli kıldı. Özellikle
metaverse teknolojilerinin gelişimi, yerbilimleri eğitimi ve jeoturizm alanında
pedagojik ve deneyimsel anlamda büyük bir dönüşüm potansiyeli barındırmaktadır.
Bu çalışmada, erişimi kısıtlı
jeositlerin dijital ikizlerinin üretilerek, yapay zekâ destekli avatarlarla
etkileşimli şekilde deneyimlenebildiği kapsayıcı (immersive) bir jeoturizm
modeli sunulmuştur. Tasarım temelli araştırma yaklaşımı benimsenerek geliştirilen
bu model, yalnızca görsel bir sunumdan ibaret değil; aynı zamanda pedagojik
derinliği olan, kişiselleştirilmiş öğrenme imkânları sunan, çok katmanlı bir
dijital deneyim alanı yaratmayı amaçlamaktadır.
Modelin ilk adımı, yüksek
bilimsel değere sahip fakat fiziksel olarak ulaşılamayan bir jeositin
seçilmesiyle başlamıştır. LiDAR ve İHA fotogrametrisi gibi yöntemlerle toplanan
yüksek çözünürlüklü arazi verileri, üç boyutlu dijital ikiz modellerine dönüştürülmüş
ve bu modeller, metaverse platformlarına entegre edilmiştir. Sürecin en kritik
bileşenlerinden biri, dijital rehber olarak görev yapan yapay zekâ destekli
avatarın geliştirilmesidir. Bu avatar, önceden eğitilmiş büyük dil modelleri
üzerine, jeoloji alanına özgü akademik verilerle yeniden yapılandırılmış ve
sadece bu doğrulanmış kaynaklar üzerinden bilgi üretmesi sağlanmıştır.
Katılımcılarla gerçekleştirilen
deneyimsel öğrenme oturumlarında, sistemin hem bilgi aktarımı hem de kullanıcı
etkileşimi açısından yüksek düzeyde etkili olduğu gözlemlenmiştir. Öğrenciler,
avatar rehber aracılığıyla sordukları sorulara anlık, bağlama duyarlı ve
açıklayıcı yanıtlar almış; bu süreç, öğrenmenin yalnızca alıcı konumda değil,
sorgulayıcı ve katılımcı biçimde ilerlemesine olanak tanımıştır. Deneyimsel
öğrenme bağlamında, katılımcıların sanal ortamda bir bilim insanı gibi keşfe
çıkmaları, teorik bilgilerin somutlaşmasını sağlamış; bu da kavramsal öğrenme
düzeyini kayda değer ölçüde artırmıştır.
Elde edilen nitel veriler,
tematik analiz yöntemiyle değerlendirilmiş ve dört ana tema etrafında
sınıflandırılmıştır; dijital öğrenmede derinlik, yapay zekâ rehberliğinde güven
ve etkileşim, oyunlaştırma ve sosyalleşme ile teknik sınırlılıkların öğrenme
motivasyonuna etkisi. Bu temalar doğrultusunda, kapsayıcı jeoturizm modelinin
yalnızca bilgi sunan değil, aynı zamanda öğrenmeyi tetikleyen ve bireysel keşfe
alan tanıyan bir yapıya sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Çalışmada ayrıca, GMHF
(Geo-Metaverse Heritage Framework) adını verdiğimiz kavramsal bir yapı da
önerilmektedir. Bu yapı; deneyimsel öğrenme, açık veri standardizasyonu, yapay
zekâ tabanlı etkileşim ve topluluk katkısını temel alan bütüncül bir sistem
olarak kurgulanmıştır. GMHF, metaverse teknolojilerinin jeolojik mirasla bütünleşmiş
şekilde kullanılmasına dair sistematik ve sürdürülebilir bir çerçeve
sunmaktadır.
Sonuç olarak, bu modelin yalnızca
teknolojik bir uygulama değil, aynı zamanda doğa eğitimi, kültürel mirasın
korunması ve erişilebilirliğin artırılması bağlamında önemli bir stratejik
fırsat sunduğu düşüncesindeyiz. Bu çalışma, dijital jeoturizmin kuramsal
temellerini genişletirken, sahada uygulanabilir bir çözüm modeli olarak da
değerlendirilmektedir.
This study was born out of a core
question that has been on our mind for a long time: how can we make geosites
that are physically inaccessible or extremely difficult to reach available for
scientific, educational, and cultural engagement? Turkey is home to an
exceptional array of geosites with high scientific and aesthetic value, yet a
significant portion of these locations remains out of reach due to geographic,
infrastructural, or legal constraints. With this challenge in mind, we turned
to emerging digital technologies—especially the metaverse—as a transformative
tool for reimagining how we engage with geoheritage.
The research proposes an
immersive geotourism model that integrates high-fidelity digital twins of
geosites with AI-driven avatars in an interactive 3D metaverse environment.
Utilizing a design-based research (DBR) methodology, the project involves three
stages; generating digital twins of geosites through LiDAR and UAV-based
photogrammetry, optimizing these 3D models for virtual environments, and
embedding them within a metaverse platform enriched with exploratory and
educational components. The central innovation lies in the implementation of
AI-powered avatars, trained on curated geoscience literature, which provide
real-time, personalized, and pedagogically meaningful responses to user
queries.
Inspired by Kolb’s Experiential
Learning Theory, the model seeks to move users from passive observers to active
participants in their own learning journeys. Through direct interaction with
the avatar and the environment, users can explore stratigraphic layers, follow
fault lines, and visually interpret geological formations in ways that
traditional education methods rarely permit. This pedagogical shift is
reinforced by user feedback, which highlights increased conceptual
understanding, heightened curiosity, and a strong sense of immersion during the
experience.
Thematic analysis of qualitative
data revealed four core dimensions shaping the user experience: depth of
learning in digital environments, trust and engagement with AI avatars,
gamification and social exploration, and technological limitations impacting
user motivation. Participants consistently described the experience as
exploratory, enjoyable, and intellectually stimulating. The presence of an AI
guide was particularly valued, not just for delivering information, but for
enabling an adaptive, curiosity-driven learning process.
A significant contribution of
this work is the development of the Geo-Metaverse Heritage Framework (GMHF)—a
comprehensive conceptual structure for integrating metaverse technologies with
geoheritage. The framework is built around four pillars: experiential learning,
open-format digital twin modeling, AI-driven knowledge delivery, and
participatory content creation. GMHF offers not just a technical solution, but
a scalable, sustainable vision for democratizing access to geological heritage
through immersive digital platforms.
In conclusion, the proposed model
offers far more than a visual showcase of geosites. It creates a living,
adaptive, and inclusive digital learning environment that supports science
communication, heritage preservation, and equitable access. For individuals
with physical disabilities, students in remote areas, or simply those who are
curious but unable to travel, this model opens new pathways for engaging with
natural heritage in meaningful and transformative ways. We firmly believe that
such a model has the potential to redefine how we teach, experience, and
preserve the Earth's deep history.