Theosophia, no.5, pp.103-119, 2022 (Peer-Reviewed Journal)
Aklın sınırları ve buna bağlı olarak onun metafizik bilgiyi elde edip edemeyeceğiyle ilgili tartışmalar İslam
düşünce tarihinde kelam, felsefe ve tasavvuf geleneğinden birçok mütefekkiri meşgul etmiştir. İbn Arabî gibi sûfîler
aklın sınırlarına ve niteliklerine dikkat çekerek, onun özellikle Tanrı söz konusu olduğunda tam bir bilgi vermekten
uzak bir mahiyete sahip olduğunu iddia ettiler. Ona göre yaratıcının yaratılanlarla aynı olmaması ön kabulünden
hareket eden ve yapısı gereği Tanrı'yı ancak selbî yollarla tarif edebilen akıl, âlemdeki ve kutsal metinlerdeki
Allah’ın görünür ayetlerini tatmin edici bir biçimde açıklamaktan uzaktır. Ona göre her ne kadar Zât’īn Vucûd’u
karşılaştırılamaz ise de âlemde kendi özelliklerini görünür kılan Allah bir şekilde yaratılmışlara benzer. Bu
benzerliği kavrayamayan aklın aksine “hayal”in teşbihi kavrama gücü vardır. İbn Arabî’ye göre teşbihin ve tenzihin
ahenkli birlikteliğinden “tevhid” oluşur ve bu tevhidi gerçekleştirmek yalnızca “keşf”den beslenen sûfî yol ile
mümkün olur. İbn Arabî çağdaşı Fahreddin er-Râzî’ye yazdığı bir mektupta yetersizliğinden dolayı aklı eleştirir ve
onu sûfîlerin metotlarını tecrübe etmeye davet eder. Bu çalışma, söz konusu mektubun Arapça metni, Türkçe çevirisi
ve İbn Arabî’nin konuyla alakalı fikirlerinin kısa bir değerlendirmesinden ibarettir.