Travmanın Sanatçının Yaratıcı Sürecine Olan Katartik Katkısı


Creative Commons License

Kapar S.

2.Uluslararası Felsefe,Eğitim,Sanat ve Bilim Tarihi Sempozyumu, Muğla, Türkiye, 3 - 07 Mayıs 2017, ss.1263-1267, (Tam Metin Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Muğla
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.1263-1267
  • Açık Arşiv Koleksiyonu: AVESİS Açık Erişim Koleksiyonu
  • Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Adresli: Hayır

Özet

Sanatsal imgeler, sanatçıya iç dünyasını anlatma fırsatını verir. Kimi zaman

sanatçının dahi net olarak tanımlayamadığı içsel tepkiler, üretimlere kaynaklık eden ham

madde ve veri kaynağına dönüşür. Çok sayıda teorisyen, sanat ve yaratıcılığın, insanın ruhsal

yaşantısı ile olan bağıntılarını ele almıştır. Susan Sontag’a (2013) göre; sanat bir tür tedavi

biçimidir ve tehlikeli duyguları uyandırıp bunları arıttığı için sağlık açısından yararlıdır.

Sanatçı üretim gücünü nereden alır? Sanatçının yaşadığı travmalar üretimlerine ne

ölçüde yansır? Geçmişte yaşanan, olumsuz olarak nitelenmiş yaşam deneyimleri, zihin ve

ruh üzerinde organize edilmesi zor izlere dönüştüğünde “travma”nın varlığından söz

edebiliriz. Bilinçaltı ya da bilinçdışı olarak adlandırılan bu anı depolarının, yaraların

uyanması pahasına irdelenmesi, sanatçı için bir yüzleşmeyi de beraberinde getirecektir.

Sanatçı içe dönük dünyasına fazlasıyla kulak kabarttığından, kendisi ve çevresi ile ilgili,

derin sorgulamalara girip, duygusal bölünmeler yaşayabilmektedir. Bu bölünmeleri

çözümleme itkisi sanatçıları yaratıcı çalışmalara yöneltir. Jung’a (2003) göre;‘’İnsan

yaşamının esas gailesi, kendi tedavisidir, yani kendi eksikliklerini tamamlamak,

çatışmalarını çözümlemek ve zedelenmişliklerinin ıstırabını azaltmaktır. Bunu başarmak,

dünyayı, yeniden ve merkezinde kendisi olmak kaydıyla, yani, kendi dünyası olarak tamam

etmektir. Yaratıcılık dediğimiz, hiç bitmeyecek, hiçbir zaman ufkuna ulaşılamayacak eylem

de budur; dünyayı tamam etme eylemi”. Çok açıktır ki; bu anlamda, yaratıcı eylem sanatçı

için bir çeşit problem çözme faaliyetidir. Var olan üretim malzemesi, kişisel duygu ve

düşünceler ile harmanlanmış yeni bir varlığa dönüşmüştür. ‘’BEN’’ böylelikle kendini

iyileştirmenin ve dönüştürmenin yolunu bulmuştur. Sanatçı her yeni çalışma ile kendini

tekrar organize ederken, üretimleri, zorunlu hatta güdüsel üretimlere dönüşür. Temelde ruhu

yoran, kimi yıkıcı duygular (korku, öfke, acı gibi...) üretim materyalleri olarak ortaya çıkar.

Bu bağlamda; sanatçı gerçekliğe sırtını çevirmiş, salt kendine yönelik sorgulama ve

çözümlemelerin sınırında sıkışmış değildir, kendi ile birlikte parçası olduğu toplumsal

irdelemelere karşı da empatik yaklaşım içindedir. Sanatçı yapıtları da psikolojik sorunların

çözümlenmeye çalışıldığı, ruh arazlarının sanat yoluyla iyileştirilmeye çalışıldığı patalojik

sorunlar değildir. Kolektif duygu ve düşüncelerin bireysele yansıdığı kişisel ya da toplumsal

travmanın sağaltıldığı kathartik bir zeminidir.

Bu çalışma, sanatçının kendi yaşam deneyimlerinin ışığında, kişisel duygu ve

düşüncelerin sanatsal üretimlere nasıl yansıdığını irdelerken, ortaya çıkan çalışmaların

sanatçıya içsel arınma anlamından nasıl katkılar sağladığının da cevaplarını aramaktadır.

Anahtar sözcükler: Travma, bilinçaltı, yaratıcılık, imge, psikolojik