ULUSLARARASI FARKLI BOYUTLARIYLA SAĞLIK KONFERANSI, 12 - 14 November 2020, pp.1
SAĞLIK ÇALIŞANLARI YAŞATTIKLARI KÜLTÜREL AĞRININ
FARKINDAMI?
Sağlık çalışanları kendi ya da
tanıdık kültürlerin yanı sıra kendilerinden farklı olan kültüre sahip bireylere
de hizmet sunmaktadırlar. Farklı kültürlere sunulan sağlık hizmetinin kültüre
uygun olmaması durumunda hem sağlık çalışanı hem hizmet sunulan birey hem de
sağlık kurumu açısından olumsuz sonuçlar ortaya koyabilmektedir. Çevre Odaklı
Kültürel Yeterlilik Modeli, bireyin kültürüne uygun sağlık hizmetini sunamayan
sağlık çalışanlarının hizmet verdikleri bireylere kültürel ağrı
yaşatılabileceğine vurgu yapmıştır. Nedir kültürel ağrı diye baktığımızda
kültürel ağrı; bireyin kendi kültürüne yönelik aşağılayıcı, saygısız ve benzeri
birçok olumsuz tutum ve davranışı ortaya koyan bir yaklaşımın sonucu karşıdaki
bireyin hissettiği acıdır, ağrıdır. Kültür ve kültürel ağrıların kökeni ağrı
çeken kişinin sosyal bağlamındadır ve özeldir. Sosyal acı, kültürel ağrının bir yönü olarak
yorumlanabilir. Kültürel ağrı, nispeten bilinmeyen bir kavramdır. Veri
tabanlarında “kültürel ağrı”, “kültürel acı” anahtar kelimesiyle yapılan
taramalarda literatürde çok sınırlı yer alan bir kavram olduğu görülmektedir.
Bu kavramın literatür araştırmasına göre esas olarak Kültürlerarası Hemşireliğin
kurucusu ve alandaki lideri olan Leininger tarafından kullanılmış bir kavram
olduğu dikkat çekmektedir. Leininger kültürel
körlük ve dayatmanın neden olduğu sağlık çalışanları tarafından sunulan kültüre
duyarsız yaklaşımın, “kültürel ağrı” olarak tanımlanan acıya neden olabileceğine
vurgu yapmıştır. Sağlık çalışanları genellikle sağlık hizmeti sunarken sözlerinin
ve eylemlerinin karşıdaki bireylere ne kadar zarar verdiğinin farkında değildirler.
Bu farkındalık ancak sağlık çalışanlarının kültürel yeterliliğe sahip olmasıyla
kazanılabilecektir. Kültürel yeterliliğe yönelik farkındalığı olmayan sağlık
çalışanlarının karşılarındaki bireylere yaşattıkları kültürel ağrı bireylerin
aldıkları sağlık hizmetinden memnuniyetsiz olmasına, stres yaşamasına ve bu
durumda bireyin sağlık çıktılarının olumsuz etkilenmesine neden olabilecektir.
Bu sonuç ise sadece hizmet alan birey açısından değil sağlık çalışanı ve sağlık
kurumu açısından da istenmedik bir durumdur.