in: Çanakkale’de Su Ürünleri, Balıkçılık ve Denizcilik, Uğur Özekinci,Ekrem Şanver Çelik,Yusuf Şen, Editor, Nobel Yayınevi, Ankara, pp.439-453, 2023
Dünyamızda hızlı nüfus artışıyla birlikte kıyı alanlarında görülen hızlı kentleşmesi, bu bölgelerde endüstriyel gelişmeleri de beraberinde tetiklemiştir. Kıyı
alanlarında artan kentsel gürültünün yanı sıra özellikle liman yapılaşmaları ve
gemi trafiği hizmetleri, deniz ekosistemde var olan ses düzeyinde önemli artışa
yol açmaktadır. Antropojenik sesler olarak ifade edilebilen “insan kaynaklı” seslerin sualtına nüfuz etmesiyle deniz ekosisteminde artan sualtı sesleri, su altı ses
kirliliğinin ana unsurları olarak kabul edilebilir ve deniz canlıları için potansiyel
bir tehdit oluşturmaktadır (Kusku, 2021). Son yıllarda bilhassa deniz teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte, deniz endüstrisindeki faaliyetlerin önemli derecede
artış gösterdiği (Andrew vd., 2002; Slotte vd., 2004; Tyack, 2008) ve insan kaynaklı bu seslerin denizdeki doğal ses düzeyini örterek doğal ekosistem üzerinde
önemli tehditler oluşturabileceği kaydedilmiştir (Kusku vd., 2018). Dünya nüfusundaki hızlı artış sürecinin devam ederek, 2037’de 9 milyar insana ulaşabileceği
ve 2055 yılında ise dünya nüfusunun 10 milyar olabileceği öngörülmektedir (UNWPP, 2019; IISD, 2020). Bu veriler doğrultusunda, denizlerimizdeki endüstriyel
faaliyetlerle birlikte sualtı ses kirliliğinin de önemli derecede artarak devam edeceği düşünülmektedir. 2022 yılının ilk 6 ayında (180 gün), Şekil 3’te sunulan istasyonlarda yapılan
ölçümler sonucu, Çanakkale Boğazı’nda sualtı ses seviyesi, 41-78 dB aralığında olup ortalama olarak 59,8 dB şeklinde kaydedilmiştir. Çanakkale Boğazı’nın sualtı ses seviyeleriyle ilgili daha ayrıntılı veri elde etmek için, Kepez Limanı, Feribot İskelesi, Kilitbahir İskelesi ve Eceabat Feribot
İskelesi olmak üzere belirlenen farklı ölçüm istasyonlarında saha çalışmaları
devam etmektedir.