ANADOLU’DAN KAÇIRILAN MİRAS: TROYA HAZİNELERİ


Sönmez A.

Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, cilt.8, sa.21, ss.12-39, 2020 (Hakemli Dergi)

Özet

Osmanlı Devleti’nde eski eserlerin toplanması ve kaçakçılıkla ilgili ilk ciddi düzenlemeler bürokrat aydın grubun öncülüğünde 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı sonrasında başlatılmıştır. Zira yaklaşık bir asırdır Osmanlı Devleti’nin Batı ile olan ilişkilerinde Avrupa’yı yakından tanıma fırsatı bulmaya başlayan Osmanlı bürokratları, Yunan-Roma eserlerinin Avrupa’nın kültürel değerleri açısından sahip olduğu önemin farkına varmıştır. Osmanlı topraklarından çıkarılan tarihi eserlere 19. yüzyıldan itibaren Avrupalıların artan ilgisi ve bu ilginin giderek dış siyasetin önemli bir aracı haline gelmeye başlaması da, Tanzimat sonrasında Osmanlı bürokratlarının yeni düzenlemeler yapmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. Bu nedenle Osmanlı Devleti, 1840’tan itibaren eski eser politikasını, bir yandan zaten sahibi olduğu Yunan-Roma eserlerini kadim dünyanın kültürel mirasçıları olduklarını savunan uluslar kulübüne girmek, diğer taraftan ise Osmanlı toprağında ortaya çıkarılan arkeolojik eserleri Osmanlı mirasına dâhil etmek olarak benimseyecektir. Bu açıdan bakıldığında Schliemann tarafından hazinelerin bulunması ve kaçırılışı tüm dünyada olduğu kadar bu konuda belirli bir tavır geliştirebilmiş Osmanlı yöneticilerinin de dikkatini çekecektir. Ancak günümüze değin yapılan çalışmaların büyük çoğunluğunda bu olay, daha ziyade eserleri kaçıran Heinrich Schliemann’ın günlükleri, kazı notları, kitapları ve yabancı kaynakların sunduğu belgeler üzerinden ve tek taraflı bakış açısıyla sunulmuş, Osmanlı Devleti’ne ait arşiv belgelerinin ortaya koyduğu veriler karşılaştırmalı olarak değerlendirilmemiştir. Oysa Osmanlı belgeleri incelendiğinde ortaya çıkan gerçek, Heinrich Schliemann ve Troya hazinelerinin kaçırılışına ait yaşananların yeniden değerlendirilmesine ve Osmanlı Devleti’nin hazineleri geri alabilmek için verdiği büyük çabanın gözler önüne serilmesine katkı sağlayacak önemli veriler sunmaktadır.

The first Ottoman attempts to collect and to preserve the antiquities began after the proclamation of the Tanzimat in 1839. Thanks to the westernization and the modernization of the Empire, the Ottoman statemen became aware of the importance of the antiquities which were sought after by the western governments for their new museums. After 1840, the presence of large number of western adventurers and smugglers who were after the antiquities necessitated new regulations and legislations to protect the cultural heritage of the Empire. The new regulations and laws concerning the antiquities and founding new museums were surely intended to show that the reformed empire was part of the modern European world. The tireless efforts the Ottoman authorities to bring the Trojan treasures stolen by Schliemann back to Turkey should be seen within this framework. Several studies published on Schliemann’s work on Troy are mostly based on his memoirs, excavation reports and western correspondences. The same studies unfortunately fail to use Ottoman archival documents. Ottoman sources reveal a different perspective concerning Schliemann and his plunder of Trojan treasures. The sources also show how the Ottomans endeavored to restore the Trojan treasures to their rightful place.