Modernite ve Gelenek Bağlamında Ulema-Aydın Paradigmasında Gençlik


Akın A.

ULUSLARARASI İSLAM, MODERNİTE VE GENÇLİK SEMPOZYUMU, Bartın, Türkiye, 2 - 03 Nisan 2021, ss.26

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Bartın
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.26
  • Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Müslümanların tarihteki başarılarının arka planında, daha önce hiçbir kültürde eşine rastlanmayan, nev’i şahsına münhasır özgürlükçü ve yenilikçi bir ulema prototipi olduğu öngörüsü bu bildirinin ana düşüncelerindendir. Araştırmanın temel problemi, Osmanlı toplumunda yüksek seviyede eğitim ve öğretim faaliyetlerinin sürdürüldüğü medreselerden yetişen ulemanın, bilgi seviyesi, dünya görüşü ve hayat felsefeleri, toplumun ihtiyacını etkin bir şekilde karşılayabilecek düzeyde ve kalitede iken, 18. ve 19. yüzyıllarda yaşadığı itibar kaybının gerçek mi yoksa bir manipüle mi olduğudur. Araştırmanın ikincil sorunsalı da 19. yüzyılda Tanzimat ile zuhur eden, Batı kültürüyle yoğun bir şekilde yüz yüze gelen, ondan etkilenen ve o kültürü benimsemeye başlayan kimselerden oluşmuş entelektüel aydın prototipinin batı kültürünün Osmanlı toplumundaki temsilcileri olma görevini üstlenerek devam ettirmeye başlamalarıdır. Bu çerçevede özellikle Tanzimat döneminin örneklem olarak tercih edilmesinin sebebi, 19. asırda ulema-aydın paradigmasına yön veren temel faktörleri incelemek ve cereyan eden olayların bu konudaki rollerini ortaya koymaktır. Bu bağlamda araştırmada, yapılmaması gereken yanlışların, yapılan ve yaşananlardan çok olduğu bir tarihsel fon üzerinde, ulema-aydın paradigmasının, modernite ve gelenek olgusuyla eşzamanlı olarak gençlik üzerinde nasıl bir algı ve etki oluşturduğu ve günümüze kadar hangi safahatı takip ettiğini belirlemek amacı güdülmüştür. Osmanlı Devleti, devletlerin ve toplumların zamana bağlı olarak değişim ve dönüşüme uğradığı inkâr edilemez sosyal kuralını, bu gelişmeler neticesinde, ulemasını ve aydınını etkisi altına alan Tanzimat ile yaşamıştır denilebilir. Tanzimatçıların, düşünce hayatında, “ruhta tamamen şarklı kalmak, Garbın yalnız tekniğinden faydalanmak” niyetiyle Batı müesseselerini, hâlihazırdaki müesseselerle uzlaştırma çabaları sosyal müesseselerde ikiliğin doğmasına yol açmış, medrese yanında mektep, ulema yanında aydın diye tanımlanabilecek iki ayrı toplum kesitinin şekillenmesine sebep olmuştur. Böylece tamamıyla İslâm kültürü geleneğine bağlı ve dinî bilgileri ön plana alan bir ilim anlayışı yanında, Rönesans’tan beri Avrupa’da gelişen müspet ilimleri ön plana alan ve kültürel kodlarıyla tezat oluşturan başka bir ilim anlayışı ortaya çıkmıştır. Araştırmada “tarihi araştırma yöntemi” kullanılmıştır. Tarihi araştırma, geçmişte veya hâlihazır mevcut olan bir durumu (olay, kişi, nesne) kendi şartları içinde olduğu gibi tanımlamayı amaçlayan bir yöntemdir. Bu yöntemde amaçlar genellikle, “Ne idi?”, “Neden oluşmaktadır?”, “Ne ile ilgilidir?” şeklinde soru cümleleri ile ifade edilir. Bu yöntemle problemi eleştirel bir gözle incelemek, araştırmanın amacı doğrultusunda analiz ve sentezini yaparak bilgi üretmek ve konuyu anlamlı hale getirmek amaçlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Ulema, Aydın, Tanzimat, Modernite, Gelenek.