A Structuralist Glance at Semantically Stereotyped Compound Verbs


Yener M. L.

Dil Araştırmaları, vol.GÜZ, no.17, pp.179-197, 2015 (Peer-Reviewed Journal)

  • Publication Type: Article / Article
  • Volume: GÜZ Issue: 17
  • Publication Date: 2015
  • Journal Name: Dil Araştırmaları
  • Journal Indexes: MLA - Modern Language Association Database, ERIHPlus, TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Page Numbers: pp.179-197
  • Çanakkale Onsekiz Mart University Affiliated: Yes

Abstract

There are many different views on word groups and their classifications in Turkish syntax studies. Although there are too many criterions about the classification of these groups, almost all the classifications are made by using both structural and semantic criterion together. A similar situation is observed on the compound verbs that are semantically stereotyped. The group called as idiomatisated compound verbs, are challenging students, teachers and the scholars studying on Turkish syntax. Is there a reason to accept this structures which are semantically extended and stereotyped, as the predicate of a sentence? Does it mean that their structures are frozen as their semantics stereotyped or the semantic features of the words entailing these kinds of compound verbs while structure is an already frozen element in the language? How accurate is to take semantic criterion in structural and syntactic studies? Will our problem be solved when we study these type of compound verbs under the title of semantics?

Türkçe söz dizimi çalışmalarında sözcük öbekleri ve bunların sınıflandırılması konusunda değişik görüşler bulunmaktadır. Yapılan sınıflandırmalarda uygulanan ölçütler değişmekle birlikte hemen hemen bütün araştırmacıların yapısal ve anlamsal ölçütleri bir arada kullandıkları görülmektedir. Aynı durum, sözcük öbeklerinin bir alt sınıfı olan birleşik eylemlerin sınıflandırılmasında ortaya çıkar. “Anlamca kalıplaşmış- deyimleşmiş birleşik eylemler” olarak adlandırılan grup özellikle tümce söz dizimi üzerine yapılan çalışmalarda araştırmacıları olduğu kadar öğrenenleri ve öğretenleri de zor durumda bırakmaktadır. Bu birleşik yapıların anlamca genelleşmiş ve temel anlamlarından uzaklaşmış bir şekilde tek bir kavramı karşılıyor olmaları onların tümcede tek bir sözcük gibi yüklem görevine girmelerini gerektirir mi? Bunların anlamlarının kalıplaşması –kişiden kişiye değişmez hâle gelmesi- yapılarının da donduğu anlamına mı gelir? Yoksa yapı zaten donuk bir unsurdur ve sözcüklerin anlamsal hareketliliği mi bu tip “birleşik eylemlerin” oluşmasına neden olmaktadır? Yapısal incelemelerde anlamsal özellikleri ölçüt almak ne kadar doğrudur? Bu tip birleşik eylemlerin anlamlarının deyim başlığı altında anlambilimin konusu olarak işlenmesi ve söz diziminde bunların yapılarının incelenmesi sorunlarımızı çözer mi? Anlam, yapıyı belirleyen bir neden midir; yoksa sonuç mu? Çalışmamızda bu sorular yanıtlanmaya çalışılacak ve bu konuya yapısal bir yaklaşım sergilenecektir.